5 Haziran 2011 Pazar

SERKAN ÖZKAYA

          1973 yılında İstanbul’da doğan Özkaya, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Batı Dilleri ve Edebiyatları Anabilim Dalı, Alman Dili ve Edebiyatı Bölümünde lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimini tamamladı. 2000 yılında New York Bard College Güzel Sanatlar Bölümünde Heykel yüksek lisans derecesini aldı. 2001’de Fransa, Ecole Regional des Beaux Arts de Nantes’ ta Film ve Video dalında Postdiploma (yüksek lisans) derecesini aldı. 2002 yılında İsveç Uluslararası Sanatçı Programına layık görüldü ve Malmö’ de Rooseum Çağdaş Sanat Müzesi’nde çalışmalarını sürdürdü. 2003’te A.B.D. MacDowell Sanatçı Kolonisi’nin azalığına seçildi.
          Özkaya’ nın kitapları arasında Sanatta Deha ve Yaratıcılık: Adorno, Schönberg, Thomas Mann (Pan Yayınları 2000), Göründüğü Gibi Değil! Açıklayabilirim (Bağlam Yayınları 2003), En Hakiki Öz Kopyalar Sergisi Tartışmaları (Bağlam Yayınları 2005) bulunuyor. Charles Esche’ nın Mütevazı Öneriler (Bağlam Yayınları 2005) isimli kitabını yayına hazırladı.
          Özkaya bugüne kadar sanat alanındaki yapıtlarını başta İstanbul olmak üzere, aralarında Paris, Berlin, Kopenhag, Torino, Milano, Malmö, Belgrad, Stockholm, Şikago, Londra, New York ve Utrecht' in de bulunduğu, dünyanın birçok sanat başkentinde sergiledi; Malmö Sanat Akademisi, Rooseum Çağdaş Sanat Müzesi, Londra Üniversitesi Goldsmiths College, Bilkent Üniversitesi, Platform Güncel Sanat Merkezi, BeganeGrond (BAK), Charlottenborg Müzesi, Göteborg Üniversitesi, Valand Sanat Akademisi, Helsinki Sanat Akademisi’nde dersler verdi, konuşmalara ve panel tartışmalarına katıldı ve atölye çalışmaları düzenledi.
          Serkan Özkaya her zaman yazılı ve görsel basında görülen şeylerin zamanla çok da önemli olmadığını çünkü önemli olanın eserlerin kendisi olduğunu hissetmeye başladığında yeni çıkış noktaları aramaktadır. Aslında bu durum bugün bizlerinde yaşadığı büyük bir sorundur. Bizler bu zaman da ne kadar imkân sahibi olsak da tabi ki yurt dışındaki müzeleri, galerileri orada sanatın nasıl olduğunu bilmemiz mümkün değil ancak hayal edebiliyoruz buda hiç yeterli değil… Umuyorum bu arayışlarımıza bizler de çözümler bulabiliriz…
          Sanatta ne yaparsan yap özgün olmak zorundasındır, sanatçı bunun tersine ne yaparsam özgün olmam diye düşünmüş ve kopya ya da alıntı işler yapmaya başlamış yani önceden yapılan şeylerin ya aynılarını ya da biraz değişikliğe uğratarak; büyüterek, rengiyle oynayarak vb. yani farklılaştırarak sergilemiştir.
         Aslında zaten şu anda etrafımıza baktığımızda alıntı olan ve sonradan ortaya çıkan pek çok konuda birçok eser görebiliriz. Örneğin bazısı yabancı dil bir şarkıyı Türkçeye çeviriyor sonra ben yazdım diyebiliyor, bazısı tezleri alıyor,  bazısı da filmleri ve birçok daha örnek verilebilir ama buradaki güzellik sanatçı bunu açık yüreklilikle söyleyebiliyor, beklide buradaki amaçlarından biri de bu alıntı olan şeylere göndermedir diye düşünüyorum…
          Sanatçı, alıntı çalışmalarının yanında işlerine verdiği enteresan isimlerle de dikkatleri çekiyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder